Doç. Dr. Ertuğrul Can Oftalmolojiye Buluşlarıyla Katkı Sağlıyor

OFTALMOLOJİ ALANINDAKİ BULUŞLARI, ULUSAL VE ULUSLARARASI DÜZEYDE DEĞERLENDİRİLEN DOÇ. DR. ERTUĞRUL CAN, TASARINLARIMDA TEK İLHAM KAYNAĞININ “İHTİYAÇ” OLDUĞUNU BELİRTEREK, “YOKSA HER SABAH KALKIP, ‘ACABA BUGÜN NE İCAT ETSEM?’ DİYE BİR DÜŞÜNCEM HİÇBİR ZAMAN OLMADI” DİYOR.

Türkiye’nin aslında bir mucitler ülkesi olduğu söylenebilir. Otomotivden bilgi işlem sistemlerine, sağlıktan eğitime kadar dünya çapında ses getiren buluşlar, Türkiye’nin iklimine çok yabancı değil. Türkiyeli mucit isimlerden biri de Doç. Dr. Ertuğrul Can. Birçok ürün patentine sahip olan Doç. Dr. Can, geçtiğimiz yıl TOD Ödülleri’nde ‘Sütürsüz Skleral Fiksasyonun En Kolay Yöntemi’ videosu  ile birincilik ödülünü alırken, aynı anda ‘Amnioring ile Sütürsüz Amnion Zarı Transplantasyonu’ videosu ile de ikincilik ödülünün sahibi olmuştu. Kariyerinde önemli başarılara imza atan Doç. Dr. Ertuğrul Can’la bilimsel çalışmaları ve hayat felsefesiyle ilgili görüştük.

Doktor olmaya karar vermenizde, sizi etkileyen unsurlar nelerdi?

Açıkçası, mühendis olmayı düşünürken, kendimi bir anda tıp fakültesinde buldum. İtiraf mahiyetinde olan bu cevaptan sonra, hekim olmaya ilham veren unsuru söylemek çok samimi olmaz. Tolstoy’un da dediği gibi “Yaşam bizi bir yerden bir yere sürüklerken yazgı da bizi bir noktadan başka bir noktaya sürükler.” Yaşamın beni sürüklediği bugünkü noktadan da hiç pişman değilim. İşimi severek yapıyorum.

Göz branşına ilginiz nasıl oluştu?
Tıp fakültesinde eğitim görürken, ilk beş yıl boyunca  farklı bir branş hayalim vardı. Seçmeli branş olarak göz hastalıklarını seçtim ve buradan başlayan hayranlık sürecim sonucunda, kendimi bu camianın içinde buldum.

Akademik özgeçmişinizden özetle bahseder misiniz?

Kuleli Askeri Lisesi’nden 1991 yılında mezun olduktan sonra, kendi isteğimle ordudan ayrıldım ve ertesi yıl Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazandım. 2001-2005 yıllarında, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıklarında ihtisasımı tamamladım. Bir süre özel sektör deneyimimden sonra, 2011 yılından itibaren On dokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde akademik hayata başladım. 2017 yılında doçent unvanını aldım.

TASARIM FİKİRLERİ YILLAR ÖNCESİNE DAYANIYOR

Çok üretken bir yapınız var, yeni tasarımlarınız ve patentleriniz var, yaptığınız bu çalışmalardan bahseder misiniz?

Yıllardır çeşitli tasarımlarım ve fikirlerim vardı. Ürünlerimin hepsine patent aldım. Gerçek anlamda, ilk tasarımım tek dokunuşla istenilen 1 astigmatik ekseni işaretlemeye yarayan
bir kornea işaretleyicisi oldu. Bu buluşum, birkaç yurt dışı firması tarafından ilgi gördü ve şu anda tüm dünyada göz hekimleri tarafından kullanılıyor. Bir diğer önemli buluşum; kolay ve güvenli bir şekilde sütürsüz skleral fiksasyon ameliyatını yapmaya yarayan skleral fiksasyon kanülü ve kendi geliştirdiğim ameliyat yöntemidir. İkinci ürünüm de sütürsüz amnion zarı transplantasyonu yapmaya yaran bir amnion zarı transplantasyon setidir. Yumuşak bir halka ve tabladan oluşan bu set sayesinde, ameliyathane koşullarına gerek kalmadan ofis veya
poliklinik şartlarında kolayca amnion zarı ile tedavi uygulamak mümkün oluyor. Üçüncü tasarımım ise kolay ve güvenli bir şekilde enjeksiyon yapmaya yarayan intravitreal enjeksiyon aparatıdır. Bahsettiğim üç ürünün de CE işlemleri devam ediyor. Bunlardan başka, şu anda tasarım aşamasında olan birkaç çalışmam daha var. Bunlar; yeni bir astigmat işaretleyicisi, lens enjektörü, göz içi lens tasarımı ve biyomikroskoba monte edilebilen göz içi basıncı ölçme aparatıdır.

Son dönemde yaptığınız çalışmalarla  ilgili yayınlarınız var mı?

Bahsettiğim buluşlar ile ilgili olarak yayınlanmış veya yayınlanma aşamasında olan çalışmalarım bulunuyor. Ayrıca open-sky keratoplasti yerine kapalı penetran keratoplasti
tekniğimin yayınlanması da benim için gurur kaynağı oldu.

Yeni ürününüzü geliştirirken neler size ilham kaynağı oldu?

Tasarımlarımda tek ilham kaynağım ihtiyaçtır. Ameliyat sırasında ya da mesleki uygulamalarım esnasında karşıma çıkan zorlukları kolaylaştırma isteğim sayesinde, fikirler kendiliğinden oluşuyor. Yoksa her sabah kalkıp, “Acaba bugün ne icat etsem?” diye bir
düşüncem hiçbir zaman olmadı.

CERRAHİDE GELİŞİM SON NOKTAYA ULAŞIYOR

Göz cerrahisinde önümüzdeki günlerde büyük adımlar sizce neler olabilir?

Kornea, katarakt ve refraktif cerrahi ile ilgilendiğim için diğer branşlar hakkında pek fazla fikrim yok. Refraktif cerrahi ve özellikle excimer lazer cerrahisi neredeyse son noktaya
erişti. “Bundan sonra ilerlemez” demek yanlış olur fakat geçmişteki gelişim süreci kadar hızlı ilerleyemez gibi görünüyor. Aynı şey katarakt cerrahisi için de geçerli. Büyük ümitlerle
piyasaya sunulan femtosaniye katarakt ameliyatının da şapkadan tavşan çıkarmadığı görüldü. Eğer farmakolojik tedavi ile ameliyatsız katarakt tedavisi gelişirse, bu büyük bir adım olur. Tabii, bu durumun biz göz cerrahları için iyi olup olmayacağı tartışılır.

İŞ VE SOSYAL HAYAT İÇ İÇE

İş, yaşam dengesi kurabiliyor musunuz, genel olarak iş yaşam dengesi konusundaki düşünceleriniz nelerdir?

Biz hekimlerin iş hayatını, standart mesai saatleriyle sınırlanmış olarak düşünmeleri gerçekçi değildir. Hayatta her şey iç içe geçmiş durumdayken, iş hayatıyla sosyal hayatı birbirinden tamamen ayırmak mümkün değildir. Fakat fazla mesai yapmayı da işin doğal bir parçası olarak görür duruma gelmek, yaşamdan zevk almamızı zorlaştıracaktır. Her ne
kadar zamanımın büyük çoğunluğunu çalışarak geçiriyor olsam da bu bakış açısıyla, akşam saatlerimi ve hafta sonlarımı mümkün olduğunca aileme ayırmaya gayret gösteriyorum.

DR. ERTUĞRUL CAN BUGÜNE KADAR ULUSAL VE ULUSLARARASI DÜZEYDE ÖDÜLLERİN SAHİBİ OLDU. ALDIĞI ÖDÜLLER ŞÖYLE:

• Toric Marker 3. Uluslararası İstanbul Patent Yarışması’nda (ISIF 2018) Birincilik Ödülü,
• 4. Uluslararası İstanbul Patent Yarışması’nda (ISIF 2019) Sütürsüz Skleral Fiksasyon Kanülüyle Üçüncülük Ödülü
• Türk Oftalmoloji Derneği 53. Ulusal Kongre’de “En İyi Video” Dalında Birincilik Ödülü ve Yine Aynı Kongrede Sütürsüz Aminon Zarı Transplantasyonuyla “En İyi Video” Dalında İkincilik Ödülü.