İçinde ‘AŞK’ olsun

Hekimlik, sinema, müzik, siyaset derken çevremdeki dostlarımın da kafası biraz karıştı. Siyaset meydanlarında hummalı çalışma ve mitinglerden sonra aldığımız yol bir arpa boyu imiş. Masallara bağladık durumumuzu; ‘Az gittim uz gittim dere tepe düz gittim bir de baktım ki bir arpa boyu yol gitmişim’

Ne diyebilirim ki. Halk böyle takdir ediyor boynumuz kıldan ince. Senin kendi arkadaşın bile partizanlıktan kurtulamamışsa, adayı
tanımasa bile Partiye oy veriyorsa ‘çav çav bye bye’.

Mutluyuz, huzurluyuz. Biz görevimizi yaptık. Taşın altına elini sokmayanlar düşünsün derken personelimin biri çıktı geldi. Elinde bir tomar şiir.

-Hocam internette size bakarken bu şiirleri bulduk bunları gerçekten siz mi yazdınız? Durdu zaman durdu dünya girdi içeri kapıdan, Öylece bakakaldım gözümü ayırmadan Odanın kapısını açtım açtım girsin içeri, Kalktı hilal kaşları sordu kim yazdı bu eserleri. -Ben yazdım.

-Hocaaam bunları yayınlasanızaaaaaaa.

-Olur emret. Bir o eksikti derken outlook’uma Berna hanımdan bir mail düştü der ki – “Maskeli sayfasına acele yazınızı bekliyoruz.”

O zaman, “hem personelimi kırmayayım, hem de VSY’nin dergisini boş bırakmamayım” dedim. İki üç tane şiirimden koyalım biraz havayı değiştirsin.

Önce Aldatmalar üzerine 2009’dan bir şiir.

Bir el bir tutuş, bir tutam öpücük
Bir sarılma, bir sevgi artık bize çok mu
Fısıldanan sözler, aşklar, türküler onlara ne oldu
Hepimizde bir parça aldatılmışlık yok mu

Hiç bitmeyecek gibi yaşanıyor aşklar
Bitince baştan başlıyor tekrar paylaşılacak anlar
Verilen sözler, atılan mesajlar onlara ne oldu
Hepimizde bir parça aldatılmışlık yok mu.

Gördüğünüz gibi şiirlerde SMS, mail gibi teknolojileri de kullanıyoruz. Bu şiir türüne ne ad verirler artık bilmem. Alttaki şiirde de pozitif enerji vermişiz. 2007 de Ankara havalimanında yazmışım. Büyük ihtimalle Nisan kongresi dönüşü.

Ne bulduysan senin hayatındır
Tecrübeler bileşkelerinden oluşur
Düşünebildiğin kadar ileri git
Sorarlarsa istedim dersin
Gidebildiğin kadar düşün
Meraktalarsa yaptığını söylersin

Sevebildiğin kadar sev
Uzağa bakmayı öğren
Ayaklarının dibindekini kaçırmadan
Hüzünlenebildiğin kadar ağla
Kızabildiğin kadar bağır
Sessizliğine saysınlar

Gününü yaşamadan uyuma
Hayatını kendine kaydet
Berraklık hep düşüncende kalsın
Sen olumsuzu yok farz et

Hadi 2010’dan biraz daha AŞK

23 şiir, bir hayat
Bunu da yazdım oldu 24 Saatlerim denk tam bir güne
25 saati de versen yetmez kendime Hiç söyleme 26’sında doğmadım
27’sinde ölürüm belki
Görürsem 28’ i mutlu olurum
29, Şubat ayına gelirse şans deriz buna adı; 4 senede 1
Ben seninle bu hayata doyamadım
Kimse seni benim kadar sevemez bunu çok iyi bil.

AŞK, AŞK, AŞK. Aşk satar kahramanlıklar satmaz.

2002’den bir başka şiirin bir bölümü ve final:

Yıllarca sürsün istediğim,
Martılar hep sevinç çığlıkları atsın diye dilediğim,
Kumsalımızda mutlu bir yaşam beklediğim,
Bir sefer düzenliyorum sana, AŞKLA…

Aç kollarını bekle, baharda ya da yazda…
Geleceğim…

O zaman güz olmayacak,
Denizler tertemiz, kumsallar aşk kokacak…
Yaz olacak…
Hep sevda, şiirler hayatımızda, Tutkular gerçek olacak,
Sevilmek ve sevmenin tadı damaklarımızda kalacak.. Masallarını biriktir,
O güzel şiirlerini topla bir bir.. Geleceğim…
Deniz kumsalı öperken, Güneş ufukla dans ederken,
DENİZLERDEN GELECEGİM, Ellerim ellerinde olacak,
O masallar gerçek olacak…

BU SON SEFERİM OLACAK AŞKA…

Sen benim, ben senin… Kirlenmiş denizler kiminse kimin. Sevgiler.

L.A

Ophthalmology Life 2014 20. Sayı