Su Altı Fotoğrafçılığında Milli İsim: Dr. Eser Paşa

20 YILA YAKIN SÜREDİR FOTOĞRAF ÇEKEN DR. ESER PAŞA, İSTİKRARLI VE AZİMLİ ÇALIŞMALARI SONUCUNDA EKİM AYINDA PORTEKİZ’DE GERÇEKLEŞTİRİLECEK CMAS SU ALTI FOTOĞRAF VE VİDEO DÜNYA ŞAMPİYONASI’NA MİLLİ SPORCU OLARAK KATILIM HAKKI ELDE ETTİ.

DR. ESER PAŞA’YLA SU ALTI DALIŞLARI, FOTOĞRAFÇILIK, SU ALTI FOTOĞRAFÇILIĞI, SU ALTI FOTOĞRAFÇILIĞININ İNCELİKLERİ, GERÇEKLEŞTİRDİĞİ ÇALIŞMALAR İLE HEDEFLERİ HAKKINDA KONUŞTUK.

Su altı çalışmalarına ilginiz nasıl başladı?

Deniz kıyısı bir kentte doğmuş, orada büyümüş olmak, suyla sürekli temas içinde olmama sebep oldu. 15 yaşımdan beri şnorkel ile saatlerce su yüzünde vakit geçirirdim. Her gördüğüm canlıya ayrı bir heyecan duyardım.

İlk dalışınız nerede ve nasıl oldu?

2008 yılında, Çeşme’de ilk dalışımı yapmıştım. Planlı değildi, dalış teknesinde bir arkadaşımın eğitimi için bulunmuştum, ben de denemek istedim. Basit bir keşif dalışıydı (discovery). Benim için her şeyin başlangıcı oldu. İnanılmaz bir histi: Su altında nefes alıyorsunuz, bir sürü balıkla berabersiniz.

Daha çok ne tür dalışlar yapıyorsunuz?

İlk başladığım zamanlarda su altı fotoğrafı çekmiyordum. Daha çok değişik canlıları görme hevesindeydim. O nedenle batık dalışı, reef dalışı, akıntılı dalış, derin dalış gibi su altı dalışın her çeşidini denedim. Su altı fotoğrafı hayatıma girince ise tek isteğim fotoğraf çekmek oldu. Bu nedenle su altında, 10 ile 24 metre civarında daha çok canlı bulup belgelemeye yönelik dalışlar benim için ön planda oldu.

Su altında ne tür cihazlar kullanıyorsunuz?

5 milimetrelik neopren dalış elbisesi tercih ediyorum. Tüple dalış olduğu için 10 litre çelik tüp ve düzenleyici (regülatör) ile hava alma yolu sağlanıyor. Zor durumlar için her zaman akıntı çubuğu ve acil çıkış balonu yanda bulundurulmalı. Her türlü iletişim işaretlerle yapılıyor. Her dalışta bir dalış eşi (bady) ile girilmeli, en sağlıklısı budur. Ayrıca dalış bilgisayarı da su altı dalışlarının olmazsa olmazlarındandır.

Nerelerde dalış yapıyorsunuz? En sevdiğiniz lokasyon neresi?

Yaz boyunca antrenmanlarımın büyük bölümünü Kuşadası Dalış Merkezi’nde (Diving Center) yapıyorum. Bazen de kıyı dalışı ile antrenman yapıyorum. En sevdiğim yer Malezya Spadan oldu. Çok büyük deniz canlısı sürüleriyle karşılaştım; Baraküda, Akya ya da deniz kaplumbağaları vardı. Renk ve çeşitlilik açısından Ürdün Akabe’nin yeri de ayrıdır.

HiNT OKYANUSUNUN ORTASINDA UNUTULMAZ BiR DENEYiM

Su altına dalmanın, orada vakit geçirmenin nirengi noktası nedir?

Öncelikle çok iyi bir dalgıç olmanız gerekiyor. Fotoğrafçı iseniz her şekilde iyi olmak zorundasınız. Dalış başladığında, aşağı doğru inerken; kulak dengelemek, her türlü dip akıntısında dengeyi korumak, kaybolduğunuzda pusula kullanabilmek, su altında dalış gömleğinizi (BC) çıkartıp tekrar giyebilmek çok önemlidir. Her türlü önlemi alsanız da su altı, sürprizlerle doludur. Orada da devreye deneyim ve donanım giriyor.

Bir defasında Maldivlerde sert akıntılı bir dalışa denk gelmiştik. Aynı zamanda iş ortağım olan dalış partnerim Tolga Uçar’la 12 metredeki sığlığa inip orada kopek balığı izleyecektik. Beklenmeyen sert bir akıntı, kasırga gibi grubumuzu dağıttı. Biz de Tolga ile kendimizi akıntıya bıraktık. Akıntı bizi 10 dakika boyunca bilmediğimiz bir yöne sürükledi. Deniz sakinleştiğinde dalış bilgisayarı 25 metre derinliği gösteriyordu. Aşağı baktığımızda dipsiz bir koyu mavi, yukarıda ise silik bir güneş vardı, kaybolmuştuk. 5 metreye geri çekilip çıkış için gerekli olan deko duruşu yaparken acil çıkış balonunu yüzeye yolladık. Su üstüne çıktığımızda Hint Okyanusu’nun ortasında Tolga ile birbirimize bakıyorduk. Tam 30 dakika öylece kaldık. Bizi bulduklarında kimsenin kopek balığı görecek hâli yoktu. Bu deneyimi ilk defa yasayan bazı arkadaşlar gözleri yaşlı bir hâlde kendisine gelmeye çalışıyordu. Bizse Tolga ile “Köpek balığı görseydik iyiydi.” deyip gülüyorduk.

Su altında olmak mı, yeryüzünde olmak mı sizin için daha etkileyici? İkisi arasında ilgi çekici öğeler, farklılıklar ya da benzerlikler nedir?

Su altında olmak, olağanüstü bir durum… Kısa sürüyor ve her zaman yaşayamıyorsunuz. Bu nedenle olağan yaşamdan daha etkileyici; sessizlik ve uçmak su altını tanımlayan iki öge. Dışarıda ikisini de yaşamak mümkün değil. Çok yüksek astigmatı olan bir hastayı zor bir ameliyat sonrasında ertesi sabah nasıl göreceğinizi düşünmenin heyecanı nasılsa su altında iyi poz veren bir canlı da bu kadar heyecan verici olabiliyor.

Su altında her şekilde doğaya daha duyarlı oluyorsunuz. Daha önce dikkatinizi çekmeyen bir haber, sizin için artık çok önemli olabiliyor. Örneğin deniz hıyarı fiyatı ve toplayıcılarıyla ilgili bir haberi düşünün. Deniz hıyarları elektrik süpürgesi gibidir su altında, toplanmaması gerekir. Bunu bilip bununla ilgili haber yapanları uyaran kişi oluyorsunuz.

DENİZ CANLILLARI HEYECAN VERİYOR

Fotoğrafa ilginiz nasıl başladı? Daha çok ne çekiyorsunuz? Nasıl zaman ayırabiliyorsunuz?

Fotoğrafa 1999 yılında, kara fotoğrafları çekerek başladım. Onlarca ödüllü fotoğraf çektim. Su altı fotoğrafı çekmeye ise 2013 yılında başladım. O zamandan beri de su altı fotoğrafı önceliğim oldu. Kara fotoğraflarını çekmeyi sürdürme nedenim kızlarım. Onlara vizyon oluşturma amacıyla çekimlerimi sürdürüyorum. Pandemi öncesinde, Eşim Özgün, 6 yaşındaki büyük kızım Zeynep ve 4 yaşındaki küçük kızım Özgü ile birlikte ailecek yılda iki defa kara fotoğraf gezimiz olurdu. Eşimin bu konuda çok desteğini gördüm. Her koşulda, hekimlik dışında bu ilgimin canlı kalmasında ve başarılı olmamda onun payı büyüktür. Her iki kızıma da vizyon verme arzumuz, onlara ait fotoğraf makinesi almama vesile oldu. Kızlarım ve eşimle fotoğraf konuşup yorumlayabiliyoruz. Bu da ayrı bir motivasyon nedenim.

Yaratıcı ve farklı fotoğrafları çekmeyi seviyorum. Bizim denizlerimizde makro çekimler ve balık daha ön planda oluyor. Ultraviyole çekim, benim yaratıcı bulduğum ve heyecan duyduğum bir teknik. Makro çekimde sıklıkla deniz tavşanlarını çekiyorum.

Su altı fotoğrafında hangi ekipmanları kullanıyorsunuz?

2013 yılında ilk kompakt makina ile çekim yapmıştım. Sonra geliştirmek için önce üst kompakt Olympus Tough TG-4 ve 5 ve Inon flaşlar ile başladım. Son iki yıldır Olympus OM-D E-M1 Mark II ve nauticam housing kullanıyorum. Flaslar ve Inon Snoot Light ile Backscatter Mini Flash kullanıyorum.

Pandemi döneminde dalış çalışmalarınıza devam ettiniz mi, ne şekilde ilerledi?

Türkiye Şampiyonası’na hazırlığım sürdüğü için su altı dalışlarım devam etti. Mavide Kal On-line Su Altı Fotoğraf Yarışması’na katıldım. Bu yarışma için hazırlanıp fotoğraf çekmeye devam ettim. Yarışmada kendi ekipmanımı kullandığım için sıkıntım olmadı. Bir de pandemi kuralları gereğince daha az kişi ile su altı dalışı yaptım.

Üye olduğunuz kuruluşlar nelerdir?

Kuşadası Sinema ve Fotoğraf Derneği üyesiyim. Türkiye Su Altı Sporları Federasyonu verilen CMAS İki Yıldız Dalıcı Eğitimi Sertifikası’na sahibim. Türkiye Su Altı Sporları Federasyonu’na üye olan Kuşadası Belediye Spor Kulübü’nün su altı fotoğraf bölümünde lisanslı sporcuyum.

HEDEF DÜNYA ŞAMPİYONLUĞU

Milli sporcusunuz, aldığınız dereceler neler oldu?

2013 yılında, su altı fotoğrafının, bir spor dalının devamı olduğunu ve bu konuda dünya şampiyonası yapıldığını öğrendim. Lisanslı bir sporcu olarak her yıl yapılan Altın Palet Sualtı Görüntüleme Türkiye Şampiyonası’nda aldığınız derecelerle puan topluyorsunuz. İki yıldaki toplam puanınızla Türkiye’de ilk ikiye girmeyi başardığınızda Dünya Şampiyonası’nda Türk Milli Takımı’nda yarışma hakkı kazanıyorsunuz. Uluslararası arenada Türkiye’yi temsil edebiliyorsunuz.

2013’te katıldığım Bodrum’daki yarışmada, beş ayrı kategoriden sadece birinde beşincilik alabilmiştim. Ekipmanımı güçlendirdim ve daha iyi hazırlandım. 2014’te, İstanbul’da ilk üçüncülüğüm balık kategorisinde geldi. 2015’te, Seferihisar’daki yarışmada beş kategoriden dördünde ilk ona girip bir ikincilik, bir dördüncülük aldım. 2016’da, Kemer’deki yarışmada, ilk altın madalyamı aldım. Yine de toplam puanım Dünya Şampiyonası için yeterli değildi. 2017’de, Kuşadası’nda iki ikincilik, bir üçüncülük ve bir dördüncülük ile en yüksek puana ulaştım. Milli sporcu olmama çok az kalmıştı. 2018’de Bodrum’da maalesef talihsizlik yaşadım ve milli olma yolunda yara aldım. Daha iyi hazırlanmam gerekiyordu. 2019’da Kaş’taki yarışmada, üç ikincilik ile tekrar milli olma şansımı artırdım ve 2020 Mavide Kal On-line Su Altı Yarışmasında da üç ikincilik alıp Türkiye ikincisi oldum. Bu puanla 2021’de Portekiz’de 6-10 Ekim’de yapılacak CMAS Su Altı Fotoğraf ve Video Dünya Şampiyonası’na milli atlet olarak katılmaya hak kazandım. Tek bir hedefim kaldı: Dünya şampiyonu olmak ve İstiklal Marşı’mızı Portekiz’de okutmak.