Bach’ın Bahtsızlığı

JOHANN SEBASTIAN BACH’IN GÖRMESİ İYİCE BOZULMUŞTUR, BU SIRADA İNGİLTERE KRALI II. GEORGE’UN GÖZ HEKİMLİĞİNİ YAPTIĞI SÖYLENEN AYNI ZAMANDA ATLI ARABA İLE ÜLKE ÜLKE DOLAŞARAK ÜNLENME GAYRETİ İÇİNDE OLAN DR. JOHN TAYLOR’UN YOLU LEIPZIG’DE BACH İLE KESİŞİR. ARKADAŞLARININ ISRARI ÜZERİNE BACH KATARAKT AMELİYATI OLUR. FAKAT DR. TAYLOR TARAFINDAN YAPILAN BU OPERASYONUN SONUCU BEKLENİLDİĞİ GİBİ OLMAMIŞTIR…

Johann Sebastian Bach, 18. yüzyıla kadar çok yetenekli bir org ve piyano sanatçısı olarak
bilinmekteydi. Aynı zamanda da çok başarılı bir müzik hocası idi. Ancak çok sınırlı sayıdaki yakın arkadaşı onun bestelerinden haberdardı. Aslında Bach da kendisini bir müzisyen ve öğretmen olarak görmemekteydi. Onun için müzik Tanrıya hizmetin bir aracı idi. Rus felsefeci Isaiah Berlin de “Eğer melekler Tanrı için müzik çalacaklarsa mutlaka Bach’tan çalarlar…” diyerek Bach’ın müziğinin ilahi bir müzik olduğunu vurgulamıştı.

MUHTEMELEN MİYOPTU

Johann Sebastian Bach, oldukça şişman olmasına rağmen, sağlığı genelde iyi idi ve iki eşinden 20 çocuğu vardı. Muhtemelen erken yaşlarından itibaren miyoptu. Bach’ın en önemli ve bilinen portresini yapan Elias Gottlob Haussmann’ın eserine bakılacak olursa, kaşlarının çok kalın ve ortada burun kökünde derin çizgilerle sona erdiği ve gözlerinin hafif kısık olduğu yorumu yapılır. Ayrıca, org çalarken, çevresindekileri görüp tanıması, aynı zamanda önündeki nota kağıtlarını zahmetsizce görmesi düşünülecek olursa, yaklaşık olarak 2 dioptri kadar bir miyopisi olduğu tahmin edilir. Ancak o dönemlerde gözlük takmak adetten değildi ve Bach’ın hiçbir biyografik kaydında gözlükle ilgili bir nota rastlanmamaktadır.

GÖZ PROBLEMLERİ ARTIYOR

Bach, yaklaşık olarak 63 yaşında iken, 1748‘deki el yazılarında hafif bozulmalar oluşmuştur. Bu dönemden itibaren bestelerinin bir kısmını tamamlamakta zorluk çekmeye ve görmesinin azlığından yakınmaya başlamıştır; bu durumda görüş gücü 0,4 dolayına kadar veya daha az düzeylere düşmüş olmalıdır. Son fügünü de tamamlayamayan Bach’ın bundan sonraki dönemde ise kendi el yazısı ile hiçbir dokümanı bulunmamaktadır; daha sonraki dönemde eşi ve oğullarından birisi, O’nun yerine yazılı metinleri kaleme almıştır. 1750’ye gelindiğinde yani 2 yıl sonra, Bach 65 yaşında iken, hem görmesinin çok azalmasından hem de şiddetli göz ağrılarından belirgin bir şekilde yakınır. Vefatından hemen önce bir inme geçirmiş olması muhtemelen hipertansiyonu olduğunu göstermektedir. Ayrıca kataraktın yanı sıra belki de neovasküler glokoma bağlı ağrının Bach’ı rahatsız etmekte olduğu düşünülebilir. Acaba gerçekten de, Bach son yıllarında hipertansif hastalık nedeni ile ven tıkanıklığı ve ertesinde neovasküler glokomdan mı müzdaripti?

JOHN TAYLOR LEIPZIG’E GELİYOR

Görme kaybının ciddileşmesi ve ağrılarının artması sonrasında, 1750 yılının mart ayında Bach, ameliyat olması için ısrar eden arkadaşlarının görüşüne uyar ve ameliyat olmaya karar verir. Bu kararda, İngiltere Kralı II. George’un göz hekimliğini yaptığı söylenen ve aslında at sırtında ya da atlı arabalarla ülke ülke dolaşarak, biraz da ünlenme gayreti ve heveslisi olan Şövalye namlı John Taylor’un, Bach’ın yaşadığı Leipzig kentine gelmesi rol
oynamış olabilir.


JOHN TAYLOR HAKKINDA

John Taylor’un eğitimi ve kariyeri ile ilgili çok bilgi olmamakla birlikte, aynı isimli babasının da hekim olduğu ve St. Thomas Hastanesi’nde eğitim aldığı kaydedilmektedir. Taylor, Fransa’da zamanın ünlü cerrahlarından Luis Petit’in yanında “couching” tekniğini öğrenir. Kendisini başarılı bir göz cerrahından ziyade kimi yerde “reklamı seven ve ünlü olmak için yol bulmuş bir şarlatan” diye tanıtan kaynaklar vardır. Hatta Kral George’un ya da
Papa’nın doktoru olması rivayetlerini de kendisinin çıkardığını söyleyenler olmuştur. Gezilerinde, bindiği atlı arabanın üzerinde göz resimlerinin bulunması ve motto olarak da “qui dat videre dat vivere” yani “her kim ki görmeyi kazandırır, hayatı da kazandırır” yazdırdığı bilinmektedir. Geldiği kentte, yapacağı ameliyatlardan önce uzun uzun şiirsel söylevler vererek kendisini övdüğüne ilişkin bilgiler de bulunmaktadır. O dönemde John Taylor’un şaşılık tedavileri dilden dile dolaşmaktadır… Taylor bir kente gelince şaşılığı olanları toplar, ameliyat olarak konjunktivaya bir kesi yapar ve bu gözün yaklaşık 10 gün kadar kapalı kalmasını ve hiç açılmamasını tavsiye edermiş. Bu arada da o kentten ayrılıp olabildiğince uzağa gittiği için gözler açıldığında hiçbir şeyin değişmediğini gören hastalar ve yakınlarının öfkesinden de uzakta kalırmış. Müzikolog Dr. Charles Burney’in günlüklerine bakılırsa, ölümünden bir süre önce kendisi, John Taylor’u misafir etmiş ve birlikte yemek yemişler. İronik olan şu ki Taylor da son günlerini kör olarak geçirmiş ve hayatındaki hatalarını, hatta Georg Frideric Handel ‘in (1685-1759) göz ameliyatları da dahil, şiddetle inkar ederek 16 Kasım 1770’te Roma’da hayatını kaybetmiştir.

BACH’IN AMELİYATI

Gezilerinde hep şatafata önem veren ve ünlü hastalara hizmet ederek ününü ve varlığını artırmaya çalışan Taylor, 1750’nin Mart ayında Bach’ın sol gözünü ameliyat eder. Aslında hangi gözün ameliyata daha öncelikle gereksinim olduğuna bakmaksızın yapılan bir ameliyat olma olasılığı vardır, zira Taylor sağ elini kullanmaktadır ve hastanın oturur
vaziyette ameliyat edildiği düşünülecek olursa, elindeki sivri iğneyi, sağ elle temporal korneadan sokarak lensi içeriye itmenin sol gözde çok daha kolay olduğu akla getirilebilir. Sağ eli hastanın yanağına dayayarak sol gözde işlemin gerçekleştirilmesi sağ göze göre sağ elli bir cerrah için çok daha kolaydır. 1 Nisan 1750 tarihli lokal bir gazetede, Bach’ın sol gözünün ameliyat edildiği ve görmesinin düzeldiği kaydedilmektedir. Ancak çok kısa bir süre sonra Bach’ın görmesinin kaybolduğu bilinmektedir. Hatta bu konuda gazetecilerle Taylor’un
işbirliği yaptığı ve ilk günlerde O’nu övdükleri bile söylenmektedir. Lensin göz içine itilmesi şeklinde (couching) uygulanan cerrahi çok tehlikeli ve ağrılı bir uygulama idi. O dönemde
anestezi olarak, alkol alınması ve belki de afyon tohumlarının çiğnenmesi gibi yollara başvurulmaktaydı. Taylor, 1736’da kendisinin yazdığı “Katarakt ve Glokom” başlıklı kitabında, yaklaşık 9 sayfayı ameliyat tekniğine ayırmıştır. Buradaki tarife bakılacak olursa, temporalde limbustan 3 mm geriden göze girilmekte, yaklaşık 4mm’lik bir kesi yapılarak
planokonveks bir iğne ile önce arka kapsül açılmakta ve sonra da lens aşağı doğru itilerek vitreus içine düşürülmekteydi. Enfeksiyon önlemi ve dezenfeksiyon ya da kullanılan aletlerle ilgili bir bilgi ise mevcut değildir. Muhtemelen dezenfeksiyon konusunda bir önlem alınmamaktaydı. Bilinen, o dönemde katarakt ameliyatından önce laksatif verilmesi
ve iltihaplanmaya karşı da, hastanın kanının alınıp damla olarak göze damlatılmasıydı. Bunun yanı sıra iltihap önleyici ilaç olarak sadece şeker ve pişirilmiş tuz bilinmekteydi. Yine ameliyatın nasıl bir ortamda yapıldığı da bilinmemekle birlikte, hastane ve benzeri bir ortamda olduğuna dair bir kayıt da bulunmamaktadır. İlk ameliyattan birkaç gün sonra, Taylor Leipzig’den ayrılır ve başka hastaların ameliyatları için başka kentlere gider. İlk
ameliyat muhtemelen 28-30 Mart 1750 günlerinde yapılmıştır. Ancak, 5 Nisan’da tekrar geri gelerek, ikinci gözü yani sağ gözü de ameliyat eder. Ancak bu göz hiç görmez.

YAŞAMININ SON GÜNLERİ

Taylor gittikten sonra, Bach’ın iki gözünde de çok şiddetli ağrılar gelişir ve bu dayanılmaz ağrılar, göz tansiyonunun yükseldiğini ve özellikle de endoftalmi olduğunu düşündürmektedir. Zira sonraki günlerde Bach’ın yüksek ateşle çok ağır sistemik sorunlar da yaşadığı kaydedilir. Bu da hastanın bilateral endoftalmiden muzdarip olduğunu düşündürmektedir. Bach bu ağırlaşan ateş, ağrı ve titremelerle yaklaşık 3 ay kadar daha yaşamıştır ve bu arada inme geçirdiği de kayıtlarda vardır. Muhtemelen bilateral endoftalmi sonrası sepsis ve inme gelişimi ile Bach 28 Temmuz 1750’de çile içinde hayatını kaybetmiştir. Günümüzde katarakt cerrahisinin ulaştığı merhale, başarı düzeyi ile birlikte cerrahi incelikler artmış, hasta beklentileri yükselmiştir. Bugün sadece Avrupa’da yılda 3 milyona yakın katarakt ameliyatının yapıldığı göz önüne alındığında; dünyanın gelmiş geçmiş en büyük bestecilerinden birisinin karşılaştığı göz hastalığı ve zorlu tedavi sürecinde yaşamını yitirmiş olması, bilimsel gelişmelere karşı duymamız gereken saygıyı büyütmektedir. Bununla birlikte günümüze en az 1000 eseri ulaşan büyük Bach’ın bahtsızlığı da içimizi acıtmaktadır.

Kaynaklar:

1. http://amusicalvision.blogspot.com.tr/2014/04/the-eyes-of-bach-and-handel.html
2.https://ipfs.io/ipfs/QmXoypizjW3WknFiJnKLwHCnL72vedxjQkDDP1mXWo6uco/wiki/John_Taylor_(oculist).html.
3. http://drvitelli.typepad.com/providentia/2014/02/the-eye-doctor.html
4. https://jamanetwork.com/journals/jamaophthalmology/fullarticle/417322 (Zegers,R.H.C. Arch Ophthalmol.
2005;123(10):1427-1430. doi:10.1001/archopht.123.10.1427)
5. Goes F.J. : The eye in History. Jaypee – Highlights In ch. 2013.Chaps.28 & 29.
6. Thomas Patch ( 1725 -1782) . Caricature of the oculist John Taylor. British Museum.

Prof. Dr. Süleyman Kaynak