“Heki̇mli̇k Mesleği̇ne Olan Büyük Sevgi̇m Mesleği̇n Zorluklarını Hep Gölgede Bıraktı”

Yıldırım Beyazıt Üni̇versi̇tesi̇ Ankara Şehi̇r Hastanesi̇ Öğreti̇m Görevli̇si̇ Prof. Dr. Özge Saraç ile Göz Heki̇mli̇ği̇, Akademi̇k Çalışmaları, Gerçekleşti̇rdi̇ği̇ Projeler ve Hayata Bakış Açısıisi ile İlgi̇li̇ Görüştük.

Kariyer başlangıcınızdan söz eder misiniz?

1990 yılında tamamladığım TED Ankara Koleji’ndeki lise eğitimimin ardından, 1996 yılında, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldum. 2000 yılında da aynı üniversitenin göz hastalıkları ana bilim dalında uzmanlık eğitimimi tamamladım. 2013 tarihinde doçent, 2018 tarihinde profesör unvanı aldım. Evli ve üç kız çocuk annesiyim.

Hekim olmayı tercih etmenizdeki nedenler nelerdir?

Çocukluğumdan itibaren doktor olmak, insan hayatına dokunmak ve bilimle uğraşmak en büyük hayalimdi. Öğretmen olan annemin de bana hekimliğin ideallerime en uygun ve
yüce bir meslek olduğu konusundaki telkinleri, doktor olmamda beni motive etti. Böylece tıp fakültesini kazanarak çok sevdiğim hekimlik mesleğine ve ideallerime ilk adımı atmış oldum. Öğrencilik dönemlerim ve mesleğim süresince yaşadığım zor ve özveri gerektiren anlarda dahi mesleğe olan sevgimde herhangi bir eksilme olmadı.

Göz branşına yönelmenizi sağlayan etkenlerden bahseder misiniz?

Lise yıllarımda, gözlük kullanmaya başlamıştım. Göz muayenesi için gittiğim göz kliniği ve göz doktorumun yaklaşımından çok etkilenmiştim. Mesleğime ilişkin bu ilk kıvılcım, fakülte döneminde göz hastalıkları stajı yaparken oftalmolog olmam konusunda büyük bir isteğe dönüştü. TUS’ta göz ve radyoloji ağırlıklı tercihler yapmıştım. İlk tercihim olan Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Bölümünü kazandığımda duyduğum mutluluk çok büyüktü. Uzman olduktan sonra ise lise yıllarında muayene olduğum göz kliniğinde beni muayene eden göz doktorumla bir süre çalışma fırsatı buldum ki o dönem yaşadığım gururu ve mutluluğu anlatamam.

Akademik özgeçmişinizden özetle bahseder misiniz?

2000 yılında, göz hastalıkları uzmanlığımı aldıktan sonra 2002 ve 2005 yıllarında, Amerika Birleşik Devletleri’nde Johns Hopkins Hastanesi Wilmer Göz Enstitüsü’nde kornea biriminde fellow olarak eğitim aldım.

Türkiye’ye döndükten sonra bir süre Sincan Devlet Hastanesi ve Trafik Hastanesi’nde görev aldıktan sonra 2009 yılında, Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde çalışmaya başladım ve bir yıl sonra başasistanlık sınavı ile aynı hastanede başasistan oldum. 2010-2012 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalında Prof. Dr. Tülay Kansu’nun rehberliğinde nöro-oftalmoloji eğitimi aldım. 2013 yılında, göz hastalıkları doçenti oldum. 2014 ve 2016 yıllarında, Avustralya Ulusal Üniversitesi’nde (ANU) John Curtin Tıbbi Araştırmalar Merkezinde (JCSMR) misafir öğretim görevlisi olarak çalıştım. Bu süreçte, yakın bir tarihte FDA onayı alan objektif bir perimetri cihazı olan ObjectiveField’ı (OFA) geliştirme projesinde Prof. Dr. Ted Maddess’ın ekibinde yer aldım. Şu anda da aynı ekiple görme alanına yönelik ortak projelerimiz devam etmektedir. 2018 yılında, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi’nde profesör kadrosuna atandım. Hâlen Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Ankara Şehir Hastanesi Kornea Birimi’nde görevime devam etmekteyim.

DEĞERLİ HOCALARLA ÇALIŞMA

Kariyerinizde sıçrama noktaları neler oldu?

Kariyerimdeki en önemli sıçrama noktası, Sağlık Bakanlığı bursu ile gittiğim Amerika Birleşik Devletleri’nde Johns Hopkins Hastanesi’nde kornea kliniğinde Prof. Dr. Esen Akpek ve Prof. Dr. Walter Stark ile yakın çalışma imkânı bulmam oldu. Sonrasında başasistanlık sınavını kazanarak Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başasistanlık kadrosuna geçmem ve şimdi görev yaptığım kornea kliniğinde, Prof. Dr. İzzet Can ve Prof. Dr. Nurullah Çağıl gibi değerli hocalarla çalışmam hem cerrahi hem klinik olarak mesleğimde ilerlememde önemli basamaklar oldu. Avustralya’da ANU bünyesindeki JCSMR gibi ileri teknoloji bir araştırma merkezinde çalışmış olmak da bana önemli deneyimler kazandırdı.

Bünyesinde hizmet verdiğiniz hastaneniz ve göz alanındaki hizmetlerinizden kısaca bahseder misiniz?

Ankara Şehir Hastanesi, Ankara’da iki yıl önce kurulan, bünyesinde birçok köklü hastanenin birleştiği, Avrupa’nın en büyük hastanesi unvanını taşıyan bir hastaneler kompleksidir. Ankara Şehir Hastanesi Göz Hastalıkları Kliniği, Numune ve Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanelerinin birleşmesi ile kurulmuştur. Göz kliniğimiz, çok değerli akademisyen ve klinisyenlerin bir arada bulunduğu, akademik ve klinik anlamda önemli çalışmalara imza atan bir eğitim ve araştırma kliniği olarak hizmet vermektedir. Atatürk Hastanesi bünyesinde bulunan Keratokonus ve Refraktif Cerrahi Merkezinde uzun yıllar çalışmış olmam nedeniyle özel ilgi alanlarım keratokonus hastalığının tanı ve tedavilerini içermektedir. Ankara Şehir Hastanesi’nde de kornea ve ön segment hastalıkları biriminde ağırlıklı olarak ektatik kornea hastalıkları tanı, tedavi ve araştırmaları ile ilgilenmekteyim. Bunun yanı sıra, diğer kornea hastalıkları, katarakt ve refraktif cerrahi ve nöro-oftalmoloji de yakın ilgi alanlarım arasındadır.

Hastalarınızla iyi iletişim kurmanızı sağlayan unsurlar, kişilik özellikleriniz nelerdir?

Yoğun çalışma ortamında; ne kadar zor olsa da hastalarıma karşı sabırlı ve merhametli olmam, hastalarımla empati kurabilmem ve her şeyden önce mesleğe ilk başladığım dönemlerin heyecanını hâlen içimde hissetmem ve bu mesleği çok sevmem hastalarımla iyi iletişim kurmamı sağlayan en önemli unsurlar arasındadır. Hastalara ve asistanlarıma yaklaşımımda göstermeye çalıştığım sabır ve anlayışta, anne olmamın da olumlu etkilerini gördüğümü söyleyebilirim. Düzenli, disiplinli ve titiz bir yapım vardır. Klinikte de düzenli olmayı, işlerimi belirli bir düzen içinde yapmayı çok severim. Benimle çalışan genç arkadaşlarımdan da bu düzeni devam ettirmelerini isterim.

Yurt dışı deneyimlerinizden bahseder misiniz? Türkiye ve diğer ülkeler ile arasındaki farklar sizce nelerdir?

Kariyer hayatım boyunca, iki kere uzun süreler yurt dışında çalışma fırsatı buldum. Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya olmak üzere iki farklı kıtada medikal lisans alarak hekimlik yapma şansım oldu. Her iki ülke de tıp anlamında çok gelişmiş. Ülkemiz tıbbının da oldukça ileri seviyelerde olduğunu, her iki ülkeden de medikal ve cerrahi anlamda eksiğimiz olmadığını buralarda bulunduğum sürelerde gözlemledim. Aradaki farkları sayacak olursam ülkemizde sağlık personelinin daha fedakâr ve özverili çalıştığını, hastalar açısından hizmete ulaşmanın daha kolay olduğunu söyleyebilirim. Amerika’daki liyakata verilen önem, Avustralya’da bilimsel araştırmalara verilen öncelikler ve araştırma merkezlerine yapılan yatırımlar bu ülkelerin avantajları arasında sayılabilir.

YENİ TEDAVİ YÖNTEMLERİ ÜZERİNE ARAŞTIRMA

Son dönemde yaptığınız bilimsel çalışmalar, yayınlar varsa bahseder misiniz?

Son 10 yıldır, keratokonus etiyopatogenezini aydınlatmak için laboratuvar çalışmaları, yeni tedavi yöntemleri geliştirmek üzere de birçok klinik çalışmalar yaptık ve hemen hemen hepsi uluslararası saygın dergilerde yayınlandı. Literatürde ilk defa keratokonus etiyopatogenezinde kornea epitelinin ultraviyole filtreleme özelliğinin azaldığını, epitelde bulunan hem oksijenaz ve ksantin oksidaz enzimlerinin ve nöropeptitlerin keratokonus etiyopatogenezinde önemli rolleri olduğunu ortaya koyduk. Son yıllarda, popülerliği artan ekzimer lazer ile kombine korneal kollajen çapraz bağlama tedavisinin etkinliğini keratokonus ve pellucid marjinal dejenerasyon hastalarında araştırdık. Keratokonus hastalarında kornea epitelinde bazı enzim analizlerimiz ve ileri derecede ince kornealı keratokonus hastalarında yeni tedavi yöntemleri üzerine araştırmalarımız sürmektedir.
Halihazırda editörlüğünü yürüttüğüm ‘‘Pratik Kornea Topografisi” adlı kitabın da bu yıl sonuna doğru basımını hedefliyoruz. Ayrıca daha önce bahsettiğim, teknolojik anlamda kendi alanında bir ilk olmayı hedefleyen ObjectiveField cihazının değişik hastalıklarda kullanımı ile ilgili araştırmalarımız da devam etmektedir.

Oftalmoloji ile ilgili takip ettiğiniz, öncelik verdiğiniz, katıldığınız organizasyonlar nelerdir?

Oftalmolojideki yenilikleri takip edebilmek amacıyla yurt içi ve yurt dışı bazı toplantı ve kongrelere katılmaya özen gösteririm. Her yıl, yılda bir kere yapılan TOD Ulusal Oftalmoloji Kongresine, Ankara’da yapılan Nisan Kursuna mutlaka katılmaya çalışırım. Amerikan Akademi Oftalmoloji Kongresi, ASCRS ve Crosslinking Eksperleri Toplantıları da yurt dışında katılmaya çalıştığım kaçırmak istemediğim toplantılardır. Pandemi ile birlikte hayatımıza giren on-line toplantılar sayesinde bu yıl fiziki olarak katılamayacağım birçok toplantıya da on-line katılma fırsatım oldu.

İlham aldığınız kişiler ve beğendiğiniz yönleri nelerdir?

Kariyerim boyunca en büyük şansım, kendi alanımın en iyi hocaları ile çalışma şansını yakalamış olmamdır. Akademik anlamda, Prof. Dr. Esen Akpek, cerrahi alanlarda Prof. Dr. Nurullah Çağıl ilham aldığım ve bu yönlerimi geliştiren hocalarımdır. Ayrıca Prof. Dr. İzzet Can, Prof. Dr. Tülay Kansu ve Prof. Dr. Ted Maddess çalışma disiplinleriyle beni oldukça etkileyen, birlikte çalışma fırsatı bulduğum için kendimi şanslı saydığım hocalarımdır.

BAŞARININ SIRRI DÜZENLİ YAŞAM BİÇİMİ

Başarınızın sırrı nedir?

Başarımı sabırlı, disiplinli, istikrarlı ve düzenli yaşam biçimime borçlu olduğumu söyleyebilirim. Tahmin edersiniz ki üç çocuk annesi olarak çalışma hayatında olmak ve akademik kariyer yapmak oldukça zor. Hatta düzenli bir çalışma sistemi olmadan neredeyse imkânsız, diyebilirim. Tabii ki zaman zaman karşılaşılan zorluklar ve olumsuzluklar karşısında yaşanan moral bozuklukları oluyor. Bu gibi durumlarda pes etmek yerine inanılan hedefin peşinden gitmek ve asla vazgeçmemek başarıyı sağlayan en önemli faktör diye düşünüyorum.

Mesleğinde başarılı olmak isteyenlere ne tür öneriler verirsiniz?

Mesleğinde başarılı olmak isteyen genç arkadaşlarıma öncelikle mesleklerini çok sevmelerini, kendilerine bir hedef koymalarını ve bu hedefe ulaşmak için çok çalışmalarını, mesleki hayatlarında uğrayacakları hayal kırıklıkları karşısında kolay pes etmemelerini ve kısa süre bile olsa mutlaka yurt dışı tecrübe edinmelerini öneririm.

Ophthalmology Life 36. Sayı