Türk Ti̇yatrosunun Başyapıtlarından: Lüküs Hayat

EKREM REŞİT REY’İN YAZDIĞI VE CEMAL REŞİT REY’İN BESTESİNİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİ LÜKÜS HAYAT MÜZİKALİ, TÜRKİYE’NİN TOPLUMSAL YAPISINA BUGÜN DE IŞIK TUTAN BİR TİYATRO BAŞYAPITI. MÜZİKAL 1950’DE YÖNETMEN LÜTFİ AKAD TARAFINDAN İLK OLARAK SİNEMAYA UYARLANMIŞTIR. 1984’DE İSE TV’DE YAYINLANMAK ÜZERE TİYATRO OYUNU OLARAK HALDUN DORMEN TARAFINDAN FİLME ALINMIŞTIR.

Mizah ve dramın harmanlandığı, gerçekçilik ve romantizm unsurlarının uygulandığı eleştirel bir tiyatro eseridir, Lüküs Hayat. 1930’ların Türkiye’sini konu alan ama içeriği itibarıyla günümüz için de genel geçer nitelik taşıyan eser, Türkiye’nin sosyoekonomik ve sosyokültürel yapısına da ışık tutuyor.

DOĞUŞU

Lüküs Hayat, Türk tiyatrosunun duayen ismi Muhsin Ertuğrul’un bir fikri üzerine doğar. Kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kalan İstanbul Şehir Tiyatroları’na müzikal oyunlar kazandırmak isteyen Ertuğrul, besteci kardeşler Cemal ve Ekrem Reşit Rey’e eser yazmayı teklif eder. Eser, Cumhuriyet’in 10. yılında Cemal Reşit Rey tarafından bir müzikal oyun olarak bestelenir.

KAPALI GİŞE GÖSTERİM

İstanbul Şehir Tiyatroları’nda aynı yıl, 1933’te izleyiciyle buluşan Lüküs Hayat, kesintili de olsa günümüze kadar beğeniyle izlendi. Ünlü tiyatro oyuncuları Zihni Göktay ve Suna Pekuysal’la herkesin zihnine kazınan Lüküs Hayat, kapalı gişe gösterimine bugün de farklı oyuncu kadrolarıyla devam ediyor.

FARKLI SINIFLARIN BİR ARAYA GELİŞİ

Lüküs Hayat, Türkiye’nin batılılaşma hamlesinin tarihi, kültürel, sosyolojik yönlerini bir kenara bırakarak sahte bir kibarlık gösterisine dönüştüren, çıkarları için her şeyi göze alabilecek zengin bir sınıfın yaşadıklarını ortaya koyar. Toplumun ekonomik olarak alt sınıfını temsil eden hırsızların, bu gösteriye ve yaşam biçimine hem eleştirisini hem de kendilerinin de geçiş isteğini yansıtır.

“Lüküs hayat, lüküs hayat
bak keyfine yan gel de yat
ne güzel şey,
oh ne rahat
yoktur eşin lüküs hayat”

Ophthalmology Life 35. Sayı