Doğanın, kültürün ve estetiğin şehri; Barselona

Barselona’da 5-9 eylül 2015 tarihleri arasında gerçekleşecek olan 33. ESCRS toplantısı öncesinde, opr. Dr. Mehmet Gökhan aslan Barselona’nın en ünlü turistik mekânlarını Ophthalmology Life Dergisi için yazdı.

Yolunuz bir gün İspanya’ya düşerse, Katalonya bölgesinin merkezi Barselona kentini mutlaka görün. Kiliseleri, katedralleri, doğa harikası güzellikleri, 19. Yüzyıl mimarisinin mükemmel örnekleri binaları, Katalan Ulusal Sanat Müzesi, Barselona Kulübü’nün tesisleri ve stadıyla bu zengin ve cazip kent, dünyaca ünlü bir turistik merkez. Opr. Dr. Mehmet Gökhan Aslan’ın kaleminden Barselona’yı size sunuyoruz.

SAGRADA FAMILIA
Yapımı tamamlanmadıkça, daimi bir hikâyeye sahip olan “Bitmeyen Kilise: Sagrada Familia “ Barselonalı mimar Gaudi’nin elim bir kaza sonucu hayata veda edip yarıda bıraktığı son işi olsa da mevcut haliyle bile Barselona’nın en görkemli yapısını oluşturuyor. Heybetinin yanı sıra dört cephesinde farklı dini hikâyeleri betimleyen dekorları ve ince işçiliğiyle kendisine hayran bırakan Sagrada Familia’nın içini gezmek için uzun kuyrukları göze almanız ya da önceden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Küçük bir ipucu: Giriş kapısında saatleri belirtilen akşam ayini saatlerinde kalabalıklar dağılmış oluyor. Dolayısıyla, ayin salonuna ücretsiz olarak girilerek, içerideki atmosfere bir müddet tanık olunabilir.

LA RAMBLA
Şehrin kalbinin attığı La Rambla Caddesi, Katalonya Meydanı’ndan sahile kadar uzanıyor ve pek çok sokak sanatçısının performanslarına ev sahipliği yapıyor. Kalabalıkların hiç eksik olmadığı cadde boyunca sıralı birbirinden etkileyici binalar, farklı mimari konseptleri yansıtıyor. Gaudi’nin pek turistik olmayan Palau Guell binası da La Rambla’nın ara sokaklarında yer alıyor ve çok yakınında geleneksel tatlardan vazgeçemeyenler için lezzetli bir Türk dönercisine komşuluk yapıyor.

La Rambla’nın sonunda bulunan Kristof Kolomb heykelinin tepesindeki platforma çıkan asansörle kuşbakışı manzaranın tadını çıkarmak mümkün olsa da, aynı manzarayı Montjuic’e çıkan teleferikten de izleyebileceğiniz için pek de gerekli olmadığını belirtmeliyim.

CASA BATLLO VE CASA MILA
Barselona’nın seçkin aileleri için Gaudi tarafından tasarlanmış Casa Batllo ve Casa Mila isimli bu iki bina Passeig de Gracia üzerinde birbirlerine yürüme mesafesinde bulunuyor. Rengarenk bacaları ile göze çarpan ve masal kitaplarına ilham kaynağı olan Casa Batllo’nun çatısı, bir bukalemunun sırtını andırıyor. Diğer bir ismi taş ocağı anlamında “La Pedrera” olan Casa Mila, 8 katlı bir apartman binası ve şehrin ilk yeraltı otoparkına ev sahipliği yapıyor. Her iki Gaudi eserinin içini de uzun kuyruklar sonrası gezebilmek mümkün ancak zaman kısıtlaması olup seçim yapmak zorunda kalanlara Casa Batllo’yu tercihlerinde öne almalarını tavsiye ederim.

BARCELONETA
Yorucu şehir turlarının ardından, kent merkezine en yakın plajların bulunduğu Barceloneta’da denizin tadını çıkararak, tüm bir öğleden sonrayı geçirebilirsiniz.

PARK GUELL
Şehre hakim bir tepede seçkinlerin yaşayacağı bir proje olarak planlanan Park Güell, ekonomik sebeplerle her ne kadar amacına ulaşamamış olsa da, Gaudi’nin sanatını en güzel şekilde yansıttığı bir tuvali andırıyor. Parkın girişindeki masalsı iki yapının ardında, çifte merdiven ve parkın sembolü çok renkli ejdarha yer alıyor ve bu ejderhaya dokunarak fotoğraf çektirmek, Barselona’yı ziyaret eden turistlerin ritüelleri arasında. Parkın meydanında yer alan kırık fayanslarla tasarlanmış mozaiklerde soluklanıp muhteşem manzarayı izlerken çevreden yükselen melodilere kulak vermek, bu büyük park-ta, yorgunluğunuzu bir hayli azaltacaktır. Yine parkın içinde yer alan Gaudi’nin evini bir müze olarak gezmek mümkün.

MERCAT de SANT JOSEP

La Rambla’nın ortasındaki Mercat de Sant Josep ya da yaygın bilinen ismiyle “La Boqueria” taze sebze, meyve, peynir, deniz mahsülleri ve jambonları bulabileceğiniz bir panayır tadında ve farklı kokuların baş döndürdüğü bir mekân. Damak tadınıza göre bir meyve tabağı oluş-turup, ayaküstü tadını çıkarmanızı mutlaka tavsiye ederim.

MONTJUIC

En tepedeki şehre hâkim Montjuic Kalesi’ne Paral-lel Metro İstasyonu’ndan füniküler ve ardından teleferikle ulaştıktan sonra, etkileyici Barselona manzarası sizi karşılıyor olacak. Mimari açıdan zenginliği dillere destan bu kentin, tam manasıyla bir ticaret limanı olduğunu da bu tepeden görülen konteynerlerin yoğunluğundan anla-mak güç değil. İtiraf etmeliyim ki; iyi bir kondisyon gerektiren Kaleden aşağıya doğru yürüyüş sonucunda, 1992 Barselona Olimpiyatları’nın gerçekleştirildiği Olimpiyat Parkı ve Olimpiyat Stadı’nı gezebilirsiniz. Bu
parkın içinde ünlü Katalan sanatçı Joan Miro’nun eserlerinin sergilen-Gökhan Aslan diği Fundacio Joan Miro, küçük ve şirin bir müze. Ayrıca, yanındaki yeşil küçük serin bahçe, ağaçlarının altında soluklanmak için birebir. Yolun devamında Katalan Ulusal Sanat Müzesi (Museo Nazionale Arte Catalunia MNAC ) müze gezmekten hoşlananlar için Barselona’nın en önemli sanat merkezi. Müzenin önünden Placa d’Espanya manzarası, özellikle akşam saatlerinde Font Magica’daki su ve ışığın mükemmel dansını izlemek için en ideal nokta.

BARRI GOTIC

Avrupa şehirlerinin klasik Old-Town (Eski Kent) yansıması olan bu bölgede, diğer Avrupa şehirlerinde olduğu gibi tarihi dokunun özenle korunmasına tanıklık edip kendimizi sorgularken, tavsiyem harita ve rehber kitaplarını bir kenara kaldırıp, sokakların tadını çıkarmanız. Barselona katedralinin etrafındaki dar sokaklarda, pek çok güzel kare yakalayacağınızdan emin olabilirsiniz. Gotik mimarinin seçkin bir örneği olan katedralin ön cephesinin azametine tanık olurken, bence katedralin içinde aynı hisleri yaşatmıyor. Katedralin kulesine çıkmak mümkün olsa da, Barselona’ya hakim bir yükseklikte bulunmuyor.

Ophthalmology Life 2014 21. Sayı